Ads 468x60px

28 Nisan 2012 Cumartesi

Herk Yapmaya Gidenler Dikkat!

Selamun Eleyküm;
Köylülerimizi Uyarmak İstedim.
Herk Yaparken Dikkatli Olun Toprağın Altı Halen Yaş!
Bu Resim 23 Nisan 2012 Tarihinde Çekilmiştir.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Sitemize Sponsor Olun!

Sitemize Sponsor Olmak İçin Msn Adresimize Mail Atınız...

Msn : destek@galatasaray.li

16 Nisan 2012 Pazartesi

Kurtuluş Savaşımızın Son Emrinin Verildigi Gölbek Köyündeki O Tepe






 KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN SON EMRİNİN VERİLDİĞİ GÖLBEK KÖYÜNDEKİ O TEPEDEYDİM.

Dedeler ve ninelerimiz “Yonan gavuru Haymanayı gelmiş Güzelcekale, Çalış, Totak, Özköyler dediğimiz köylere dayanmıştı. Mesafe 60 km. kadardı. Bu son cephede Müthiş bir savaş devam ederken, top sesleri Ankara’ya kadar geliyor, yaralılar at arabaları ve kağnılarla yine buradaki hastanelere naklediliyordu. Mustafa Kemal Paşa buradaki cepheye kadar gelmiş son taktiğini vermiş ve düşmanı bu topraklardan ebediyen kovmuştu. Yonan Generali Trikupisi de esir almıştı ” diye anlatırlardı.
Türklerin son cephesi olan o bölgede neler yaşanmıştı! Ne emir verilmişti. O emrin verildiği yerde neler konuşulmuştu. Bu bölgenin bir çocuğu olarak Gölbaşı sınırları içerisinde olan o dağı araştırdım sordum buldum ve çıkarken de çok heyecanlandım. Ünlü Haymana ovasını iki taraflı gören bir yer. Müthiş bir manzara ve esrarlı bir görüntüsü var.
Hayalen düşündüm ve Mustafa Kemal Paşayı, kurmaylarını, subayların ellerinde haritaları, fikir alış verişlerini,  müthiş taktik zeka konuşmalarını,  pusu da son darbeyi vurmak üzere bekleyen heyecanlı bir orduyu görüyor gibi oldum.
              -Herkül’ün on imtihanı;
            Türk ordusu l. Dünya savaşının 1915-1918 yılları arasında çöl ve kanal harekatı, Irak, Çanakkale, Kafkasya, Galiçya ve Romanya cephelerinde kahramanlıklar yazmış, bunları destanlaştırmış ve son olarak da Çanakkalede adeta kükremişti. Sanki efsane Herkül’ün on imtihanını vermişti. Daha sonra işgal ile tüm milletinin eli kolu bağlanarak adeta kaderine teslim edilmiş Ordusu dağıtılmıştı. O günleri de yaşayarak bu esrarlı tepede iki savaşı karşılaştırdım.
 -Anadolu yoksuldu ama kükremişti;
            Yoksul Anadolu’da bu ordunun kurulması, sonra da can, para, erzak, silah, cephane, asker, askeri araç ve gereç bakımından sürekli ikmal edilebilmesi başka bir zaferdi. Bu mucizenin sırrı davanın haklılığı, halkın anlayış ve cömertliği, yönetenlerin inandırıcılığı ve önderlik yetenekleridir. Savaştan önce bu sağlanmış ve tüm Dünya’ya adeta haykırılmıştı.
            -Cephede Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Çerkez vs. hepsi vardı.
            Savaş başladığında cephelerde Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Çerkez, Abaza, Tatar, Boşnak, Laz, Pomak, Arap kısacası bütün Anadolulular kan dökerlerken, İşgal altında olmayan yerlerde de mitingler yapılıyor, camilerde ve türbelerde toplanılıp zafer için dua ediliyordu. 600 yıldır ilk kez böyle bir birliktelik yaşanıyordu.
            -Düşman bir türlü pes ettiremedi;
            Bu birliktelik içerisinde ne Türk ordusu pes ettirilebilmiş ne, dağıtılabilmiş,  ne de o çok özledikleri Ankara işgal edilebilmişti. Düşman ve Yunan tarihinin en büyük, en donanımlı ordusu üstelik yoksul Türk ordusuna yenilmek üzereydi.
             -Haymana’da durdurulacaktı;
            Bu cephenin en yoğun savaşında, Askerlik şubesi Karagedik köyüne, fırın ve erzak temini ise Gölbaşı çevresinde köylere verilmişti. Gölbek köyünde büyük bir ordu yedek olarak bekletilmekteydi. Düşman ise “Ankara şu dağın arkasında diyerek” buraya kadar gelmişti. Burayı geçmek demek Ankara’ya gelmek demekti. Onun için düşman bu cephede durdurulmalı ve artık son darbe vurulmalıydı.
            -Taktik deha işliyor;
            Her cepheye olduğu gibi bu cepheye de M.Kemal Paşa kurmayları ile gelmişti. Çal dağı ve Mangal dağı önemliydi. Bu savunma mevzi geçilirse Haymana elden gidebilirdi. Art arda kanlı çarpışmalar yapan Türk birlikleri Yunanlıları Çal ve Mangal dağında tutmayı başardılar. M.Kemal Paşa ise sesli sesli“hala savunmadayız. Olsun! Birkaç gün sonra hücuma geçeriz. Düşmanın işi artık burda bitti” diyordu.
            -Ankara-Namazgahtepe (Dua tepe) dua ve toplanma yeriydi;
            Burası şimdiki Etnografya müzesinin olduğu yerdi. Yüzlerce Şehit, yaralı geldikçe halk bu tepede toplanıp top yekün el açıyorlardı. Buradan çıkanlar türbeleri, Özellikle Hacı Bayram Veli makamına akın ederek burada da dua ediyorlardı “Allahım ordumuzu muzaffer kıl”
            Artık savunma bitti. Bundan sonra taarruz başlayacaktı. Son karar buydu. Atatürk ve kurmayları Gölbek köyüne uğrayarak ihtiyat askerlerine moral vermiş ve son darbeyi vuran emri vermek için o tepeye çıkmıştı.
            -Tepe de şöyle bir konuşma geçmişti;
            -Durum nedir arkadaşlar
            -Paşam düşman l0 km. uzakta. Bakın hareketlerini buradan bile görebiliyoruz.
            -Sıkıntı nedir!
            -Sıkıntı onların top mesafeleri.  Onlar isterse buraya kadar yetiştirebiliyor, bizimkiler ise onların yarısı kadar.
            -Olsun bundan sonra bu önemli değil! Az düşündü ve;
            -Arkadaşlar kararımız şu!
            - Ne kadar asker ve cephanemiz varsa bu gece buradan sessizce çıkaracağız. Asker ve Top menzilimizi düşmanın 200-300 mt. Yakınına taşıyacağız. Yani onlar daha uyanmadan bizi burunlarının dibinde görecekler.
             Tekrar aşağı indiklerinde ise düşman işgalinden kaçan kadın çoluk çocuk vardı. Daha yaklaşır yaklaşmaz bir kadın ağlayarak “Namusumuza dokunuyorlar paşam. Yaşlılarımızı çoluk çocuğumuza eziyet edip acımasızca öldürüyorlar. Bir an önce düşmanları topraklarımızdan çıkar”
            O gece sessizliğini sadece Ağustos böcekleri bozmuştu. Ne kadar cephane, ne kadar asker ve eli silah tutan sivil, sap saman yüklü kağnılar, koyunu, atı, ineği, birbirine karıştırılarak hissettirilmeden sessizce iki saat içinde düşmana yaklaştırılmıştı. Artık heyecan doruktaydı. Herkes son defa canını ve malını ortaya koymuş son vuruşu bekliyordu.
            -Karşılarına neyin çıktığını anlayamamışlardı;
            Düşman uykudan uyanmadan Türk ordusunu karşılarında görmüştü. Bundan sonra şiddetli bir savaş başlamış ortalık kan gölüne dönmüştü. Yunan subayları ise askerlerini taarruza bile kardıramamış en önde  kendileri savaşıyordu. Savaş alanı Yunan ölü ve yaralılarıyla dolmuştu. Çok kayıp veren Yunan savaşı burada bitiriyor ve hepimizin bildiği gibi kaderine razı olarak geri kaçmaya başlıyordu.
            Büyük ümitlerle gelen düşman şimdi aynı yollardan yenilerek geri dönüyordu. Türk ordusu ne pes ettirilebilmiş, ne dağıtılabilmiş, ne de o çok özledikleri Ankara işgal edilebilmişti. Yunan tarihinin en büyük, en donatımlı ordusu, yoksul Türk ordusuna yenilmişti. Artık Düşman çıkarlarının güvencesi olan Sevr Antlaşmasını’da Ankara’ya zorla kabul ettirmeye imkan da kalmamıştı.
            Dünya o zaman şunu da öğrenmişti. Hiçbir zaman Türk Ulusu yok edilemez ve hiçbir zaman esir alınamazdı. Yeri geldiğinde Vatan, bayrak, Allah, Peygamber için top yekün can esirgenmez verilirdi. Bu son emir ve son kale bir milletin özünü, Anadolu’nun belki de ebediyete sürecek haykırışını anlatmıştı.
            - Gölbaşı’lılar olarak orada zafer kutlaması yapalım;
            Bunları yazdıktan sonra hatta yazmadan önce de düşündüm. Eylül’ün ilk haftasında Kaymakamlık ya da İlçe Jandarma, Belediye organizasyonunda hatta sivil toplum kuruluşlarından birisi önderliğinde  orada yani Gölbek-Karacaören arasındaki o tepede bir anma kutlaması yapalım. Her cephede o bölgenin insanı anmalar yapıyor. Eğer kutlamayı icraata dökersek bunu da gelenekselleştirelim. O sen emrin verildiği yere en devasa bir Türk Bayrağı dikelim. Dualar ederek onları tekrar yad edelim. Onlar bunu çoktan hak etmişlerdi bile…!  HAKSIZMIYIM!
 yeni haber gazetesi
Ömer YILMAZ

Gölbek Köyü Tanıtım Videomuz

Gölbek Köyünde Yatılı Kız ve Erkek Kuran Kursu İnşaat i Hızla Devam Ediyor.

Gölbek Köyünde yatılı kız ve erkek Kuran kursu inşaatinin Yapımı hızla sürüyor. Temeli kazıldıktan sonra çeşitli engellerle karşılaşan inşaat (Ruhsat ve itiraz dilekçeleri vb.) Allah' ın izni ile bu engellerde aşılarak hızlı bir şekilde yapımına devam edilmektedir. Toplam beş katlı iki binada hizmet verecek olan Kuran kursu bölgenin itiyaçlarına cevap verebilecek ve modern mimarisi ile Gölbek Köyüne farklı bir hava katacağı kesindir. Yapımına başlanılan inşaatin en kısa zamanda bitirilmesi ve hizmet verebilmesi için tüm vatandaşlarımızdan maddi ve manevi desteklerini sunmaları bekliyoruz. İRTİBAT TELEFONALRI. 0554 7938459 - 0532 404 25 87 BAĞIŞLARINIZ İÇİN BANKA HESAP NUMARALARI ZİRAAT BANKASI ( DOLAR) 36272619-5003 683-ULUS-ANKARA TÜRKİYE FİNANS KATILIM BANKASI (EURO) 113941-5201 POSTA ÇEKİ (TL) HESAP NO: 5713012


RESİMLER



Sponsor

golbekly@hotmail.com Ekleyin Konuşalım.

Fotograflar

Dost Siteler

Soy isimleri


AKBAŞ
 AKBIYIK
 AVCI
 BAYRAM
 BAYRAKTAR
 BENLİ
 BEŞKAYA
 BİLİCİ
 BORAZAN
 ÇETİN
 ÇETİNKAYA
 ÇEVİK
 ÇİÇEK
 ÇİFCİ
 ÇİMŞİR
 DALGIÇ
 DEDE
 DEMİRKIRAN
 DEVECİ
 DURAN
 DURMUŞ
 ER
 ERDOĞAN
 GÜRKAN
 GÖÇER
 GÖKENLİ
 İNCE
 İNCEKARA
 KAPLAN
 KARABIYIK
 KARABÜBER
 KART
 KILINÇ
 KURT
 KOÇ
 KOÇAK
 KORKMAZ
 KÖSE
 KUYUCU
 LÖK
 MERT
 METİN
 ÖZDEMİR
 ÖZKAN
 ÖZKÖK
 POLAT
 SAYGIN
 SÖYLER
 SÜMER
 UZGİDİM
 TEKE
 TETİK
 TEMEL
 YAMAN
 YAVAŞ
 YAZICI
 YEŞİL
 YILMAZ
 YİĞİT
 YURTÇU
 ZÜMBÜL

Genel Bilgi


 Gölbek, Ankara ili Gölbaşı ilçesine bağlı yüzölçümü 64 km2, toplam nüfusu 380 olan şirin bir köydür. Güneyde Gölbaşı ilçesine bağlı Çeltek,batıda Karacaören, kuzeyde Emirler köyü ile doguda Bala ilçesine bağlı Gülbağı köyleri ile komşudur.         Deniz seviyesinden 1025 m yükseklikteki Haymana platosu üzerinde yer alan Gölbek köyü karasal iklimin etkisi altındadır. Yazlar sıcak ve kurak kışları ise soğuk ve kar yağışlıdır.Orman örtüsünden yoksun olan Gölbek köyü bozkır bitkileriyle kaplıdır.          Gölbek Köyü 1970 yılından itibaren göç vermeye başlamış ve büyük çoğunluğu Ankara İline yerleşmiştir. Ankara İlinde yaklaşık 2500 civarında Gölbekli hemşehrilerimizin olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca Avrupa Ülkelerine çalışmak amacıyla giden birçok hemşehrimiz bulunmaktadır.  Son on yılda köye dönüşlerin artması ile beraber yapılaşma oranıda artmış, köyün çehresi değişmeye başlamıştır.         Gölbek Köyünde ikamet edenlerin büyük bir çoğunluğunu yaşlılar oluşturmaktadır ve geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Buğday, Arpa, Nohut, Mercimek, Kimyon yaygın olarak ekimi yapılır. Köyde az sayıda da olsa hayvancılık yapılmaktadır.

Tarihi ve Doğal Yerler


Taşlıhöyük: Gölbek Köyü'nün 5 km doğusunda; Sulakiye Gölü'nün tam ortasında yer almaktadır. Doğal bir yükselti üzerinde kurulmuş olan höyük kuzey-güney yönünde 179 m; doğu-batı yönünde 176 m çapında ve yaklaşık 10 m yüksekliğindedir. 1992 yılında S. Omura başkanlığında gerçekleştirilen İç Anadolu yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir. Yerleşmenin yüzeyinden çanak çömlek parçaları toplanmıştır.
   Yağlıhöyük: Gölbek Köyü'nün 3.5 km güneybatısındadır. Gölbek Köyü'nden Güzelcekale Köyü'ne giden karayolunun 500 m güney-güneydoğusunda dağlarla çevrili küçük bir ovada yer almaktadır. 11 m yüksekliğinde; 163x110 m boyutunda oval biçimli bir tepe olarak tanımlanmıştır. S. Omura başkanlığında saptanmış ve üzerinden bu araştırmacıya göre İTÇ'na ait tek yüzey renkli çanak çömlekleri çok sayıda ele geçmiştir. 2006 yılında S. Omura tarafından yapılan yüzey araştırmasında yeniden incelenmiştir. Bu araştırma sırasında höyüğün boyutları kuzey-güney: 131 m; doğu-batı: 141; yüksekliği ise 7.5 m olarak saptanmıştır. Yüzeyden İTÇ'nin yanı sıra Demir Çağı malzemesi toplanmıştır. İTÇ çanak çömlekleri el yapımı; tek renkli; saman veya kum katkılıdır
         Demirhavan Höyüğü: Gölbek  Köyü'nün yaklaşık 5 km kuzeyinde; Sulakiye Gölü'nün kenarında yer almaktadır. Kuzey-güney yönünde 114 m; doğu-batı yönünde 90 m çapında; 9 m yüksekliğindedir. Yerleşmenin üzerinde kaçak kazı izleri ve mimari kalıntılar göze çarpmaktadır. 1992 yılında S. Omura başkanlığında gerçekleştirilen İç Anadolu yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir. Yerleşmenin yüzeyinden İlk; Orta; Son Tunç ve Demir çağlarına tarihlenen çanak çömlek parçaları toplanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
         Gölbek Kalesi : Galatlardan kalma kale, Gölbek Köyü’nün 2,5 km güneybatısında ve 1225 metre rakımlıdır. Özellikle batı ve kuzeyini, kısmen doğusunu kontrol eder. Kuzeyde Karacaören Kalesi, batıda Güzelcekale görüş alanındadır. Düzlükten yaklaşık 150 metre yüksekliktedir. Güneyindeki vadide bir dere yatağı bulunur. Yapı genel olarak oval planlıdır. Paralel uzun kenarların birbirine mesafesi 25 metre kadardır. İçindeki kayalığın yanı sıra doğusunda ve güneyinde kayalık yamaçlar bulunur. Tüm surun yapımında oldukça iri bloklar, özellikle temelde, iç ve dış yanlara yerleştirilmiş, araları küçük taşlarla doldurulmuştur.
 
Gölbek Kalesinin genel görünümü
 
Kale civarında bulunan mağaralar
 
Gölbek Kalesi surları
Gölbek Kalesi surları

     Sulakiye (Kuruçöl) Gölü: Gölbek, Çeltek ve Altunçanak Köylerinin kenarında, 1050 metre rakımlı, 600 hektar alana sahip, güneyinde ve batısında yer alan birkaç pınarın suyu ve yazın kuruyan dereciklerle beslenir.Tamamen tarım alanlarıyla çevrilmiş olan gölün doğu kesiminde az miktarda sazlık alanlar mevcuttur.Tuz Gölü çevresinde yer alan göllerden biri olması sebebiyle, alanda üreyen ve konaklayan kuşlara Çöl Gölü’nde de rastlanılmaktadır. Ankara’ya yakın olması nedeniyle özellikle hafta sonlarında ağır av baskısına maruz kalan göl ve çevresinde herhangi bir koruma statüsü bulunmamaktadır.Bu bölgede Flamingo, Dikkuyruk, Sakarca, Angıt, Çamurcun, Küçük Kerkenez, Toy, Büyük Cılıbıt ve Uzunbacak kuşlarına rastlanır.



Höyüklerin çevresinde bulunan küp parçaları
Ping your blog, website, or RSS feed for Free